Dünya ekonomisinin dinamikleri, son yıllarda giderek daha karmaşık hale gelmiş durumda. Özellikle ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, bu iki büyük ekonominin ilişkilerini belirleyen en önemli faktörlerden biri haline geldi. İki ülke, Madrid’de düzenlenen dördüncü müzakere turunda, gümrük vergilerinin uzatılması ve TikTok gibi stratejik konuları ele almak amacıyla bir araya geldi. Bu toplantı, iki ülke arasındaki gerilimi azaltma çabalarının bir parçası olarak büyük bir önem taşıyor. Ticaret savaşları, bu yılın başlarında dünya ekonomisini derinden sarsarken, geçici ateşkeslerle bir stabilizasyon sağlanmaya çalışıldı. Ancak, ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlere yönelik uyguladığı tarifelerin yeniden gündeme gelmesi, müzakerelerin ne denli kritik bir aşamada olduğunu gösteriyor.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’in müzakerelerde ABD’yi temsil etmesi, bu görüşmelerin ciddiyetini yansıtıyor. Çin tarafında ise Ekonomi Politikasından Sorumlu Başbakan Yardımcısı He Lifeng, müzakerelerin baş aktörlerinden biri olarak öne çıkıyor. İki ülkenin yetkilileri, ulusal güvenlik, ekonomik ve ticaret meseleleri gibi konuları masaya yatırarak, ilişkilerin daha da gerilemesini önlemek için çaba sarf ediyor.
Bununla birlikte, TikTok’un durumu, müzakerelerin en tartışmalı konularından biri olarak dikkat çekiyor. ABD’de TikTok’un Çinli sahibi ByteDance’ten ayrılması için bir yasa yürürlüğe girmesi gerekiyor. Eğer bu yasa uygulanmazsa, TikTok’un ABD’de yasaklanması gündeme gelebilir. Daha önce Başkan Trump, bu yasayı üç kez ertelemişti. Geçtiğimiz yıl, Kongre tarafından kabul edilen iki partili yasada, TikTok’un Çin dışındaki bir sahibi bulunmadığı sürece ülkede yasaklanacağı belirtilmişti. Bu durum, TikTok’un ABD için bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğu endişeleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkmıştır.
Müzakere süreci, pazar günü altı saatten fazla sürdü ve önümüzdeki günlerde devam etmesi bekleniyor. Bessent, Çarşamba günü Londra’da yapılacak bir devlet ziyareti için Başkan Trump ile bir araya gelecek. Ticaret görüşmeleri, Trump’ın Nisan ayında ABD’nin ticaret ortaklarına yönelik uyguladığı “karşılıklı” tarifelerin ardından hız kazandı. Ancak, Çin ile olan görüşmeler daha karmaşık bir hal aldı. Trump, Nisan ayında Çinli ürünlere %145 oranında gümrük vergisi uygulamış ve bu durum ticareti neredeyse durma noktasına getirmişti. Daha sonra bu oran %30’a düşürüldü. Çin ise Amerikan ürünlerine %10 gümrük vergisi uygulamaya başladı. Bu karşılıklı uygulamalar, müzakerelerin zorluklarını artırıyor.
Özellikle Cumartesi günü Çin’in ABD’de üretilen bazı mikroçiplerin ihracatıyla ilgili bir soruşturma başlatacağını duyurması, müzakereleri daha da karmaşık hale getirdi. Dünya ekonomisinin en büyük iki gücü, tarifelerin azaltılması ve Çin’in nadir toprak mineralleri ile ABD üreticileri için kritik önemdeki mıknatısların sevkiyatına ilişkin kısıtlamaları üzerine tartışmalara devam ediyor. Ayrıca, Trump yönetimi, Çin’in Amerikan tarım ürünlerini satın almayı durdurmasının, soya fasulyesi çiftçileri için ciddi bir tehdit oluşturduğunu da biliyor. Bu durum, ticaret müzakerelerinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve politik boyutlarının da ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Bessent, Çin’in aşırı endüstriyel kapasitesini eleştirerek, ekonomisini dengesiz bulduğunu belirtti. Ayrıca, Çinli muhataplarından Rusya ve İran’dan petrol alımlarını sınırlamalarını istedi. Bu, iki ülke arasındaki ticaretin sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir boyut da taşıdığını ortaya koyuyor. Ticaret müzakereleri sırasında, Trump ve Çin lideri Xi Jinping’in, gelecek ay Güney Kore’de düzenlenecek Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği forumunda bir araya gelmesi bekleniyor. Bu toplantı, iki ülke arasındaki gerginliğin azaltılması açısından kritik bir fırsat sunuyor.
Son müzakereler, Xi’nin geçen ay Çin’de 20’den fazla ülkenin liderini bir araya getirdiği toplantının hemen ardından gerçekleşti. Bu durum, Pekin’in ABD merkezli olmayan bir küresel düzen yaratma çabalarının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Trump’ın ticaret müzakerelerindeki sert tutumu, Hindistan gibi müttefiklerle de bir çatlak oluşturdu. Hindistan, Trump’ın ağır ithalat tarifeleri hedefinde olması nedeniyle Çin ile daha yakın ilişkilere yönelme fırsatı buldu. Bu durum, dünya ticaretinde güç dengelerinin nasıl değişebileceğini de gösteriyor.
Çin, ABD’ye yapılan ihracatın keskin bir şekilde düşmesiyle birlikte diğer ülkelerle ticareti artırmaya çalışıyor. Bu yıl ABD’ye yapılan ihracat yaklaşık %15 oranında düşerken, Güneydoğu Asya, Afrika ve diğer bölgelerle ticaret ise hızla artıyor. Çin, 2025 yılında geçen yılki rekoru olan 1 trilyon dolarlık ticaret fazlasını aşmayı hedefliyor. Ancak, Çin’in iç ekonomisinin, devam eden ticaret savaşlarından olumsuz etkilendiğine dair işaretler de mevcut. Bu durum, Çin hükümetinin aşırı kapasiteden mustarip endüstrilere daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmeyerek, fiyat rekabetini önlemek ve ticaret ortaklarının ucuz Çin yapımı ürünlerin yerel üretimi tehdit edeceği endişelerini gidermek için çaba sarf ettiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, ABD ve Çin arasındaki ticaret müzakereleri, her iki ülkenin ekonomik geleceği için kritik öneme sahip. TikTok’un durumu gibi özel meseleler, müzakerelerin seyrini etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor. İki ülkenin de karşılıklı çıkarları doğrultusunda bir çözüm bulması, küresel ekonomiyi olumlu yönde etkileyecektir. Bu süreçte, sadece ekonomik ilişkilerin değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal dinamiklerin de dikkate alınması gerekecektir. Gelecek müzakerelerde, iki ülkenin karşılıklı yarar sağlayacak çözümler bulabilmesi, dünya ekonomisindeki belirsizlikleri azaltacaktır.
https://shorturl.fm/8iJcV
https://shorturl.fm/nPoFB
https://shorturl.fm/gXaTZ